Şimdi duygular sahte, sadakat unutulmuş bir efsane gibi Featured

Bu dəfə sizlərə qardaş Türkiyədən istedadlı gənc yazar, TV aparıcısı Gönül Doğan xanımın bizə ünvanladığı, dərcini arzuladığı bir yazısını təqdim edirəm. Əminəm ki, bəyənəcəksiniz.

                        Habil Yaşar, “Ədəbiyyat və incəsənət”

 

Ey Gönül Dost!

Ey Gönüldost! Bir Gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir Gönül yıkılmasın dilinden...

 

Aşk bir zamanlar kutsal bir yangındı. İnsan sevdiği için yanardı, sevdiği için beklerdi. Beklemek tükenmek değildi, aksine aşkın en güzel sabrıydı. Bir çift göz için yollar gözlenir, mektuplar yürek titreyerek yazılırdı. Kağıda dökülen her kelime, sevdanın mührü olurdu. Aşıklar, Mecnun’un çöllerde kaybolması gibi yanardı sevdiği için. Leyla’nın adını söylemek bile kalpte bir yangın olurdu. Aşk, vuslata eremese de kalırdı. Yürekte bir şiir gibi, dudakta bir dua gibi…

Ama şimdi?

 

Şimdi aşklar gelip geçici, duygular sahte, sadakat unutulmuş bir efsane gibi. İnsanlar birbirine ulaşmak için bir tuşa basıyor, ama yüreklerine dokunamıyorlar. Söylenen her sevda sözü, ertesi gün bir başkasına kolayca söylenebiliyor. Oysa bir zamanlar aşk, bir kişiye adanır, bir ömür boyu taşınırdı. Sevgiliye yazılan bir mektup, yüzyıllık bir hatıra gibi saklanırdı. Şimdi ise birkaç kelimeyle atılan bir mesaj, birkaç gün içinde unutuluyor.

 

Nerede o yağmur altında beklenen sevgililer? Nerede bir cam kenarında sevdiğini düşleyerek sabahlayan yürekler? Nerede göz göze gelmenin kalbi titretmesi, nerede bir elin dokunuşunda dünyaları unutmak?

 

Aşk, o eski günlerde daha sessizdi ama daha derindi. Bugün ise çok sesli ama bomboş… Güvenin olmadığı, yalanların dost olduğu bir çağda, gerçek aşk hangi kapıyı çalsın? İnsanlar artık sevmiyor, sadece sahip olmak istiyor. Sevdasını ispat etmek için ne bir çaba, ne bir emek veriyor. Aşıklar bir zamanlar dağları delerdi, şimdi iki mesajla yollar ayrılıyor.

 

Eskiden aşkın ateşi vardı, şimdi külleri bile kalmadı. Hasret diye bir şey yok artık. Kavuşmayı bekleyenlerin yerine, hemen unutmayı seçenler var. Gidenin arkasından gözyaşı döken kalmadı, çünkü insanlar gitmeden önce bile gitmiş oluyor artık…

 

Aşkın en güzel zamanları geçmişte kaldı. O eski kış akşamlarında, şömine başında anlatılan masallar gibi… Kar taneleri pencereleri süslerken, sevgililer birbirinin ismini cama yazardı. Kestaneler közde pişerken, birinin sesi diğerinin ruhunu ısıtırdı. Kalpler gerçekti, duygular masumdu, sevdalar ölümsüzdü. Şimdi ise sadece buz gibi ekranlardan gelen soğuk birer kelime var.

 

Ve şimdi aşk diye bir şey var mı bilinmez… Ama özlemi her kar tanesinde yağıyor.

 

--

Gözlerinde Kış, Yüreğimde Bahar

 

Senin için yanıp tutuşmak,

Karda açan bir çiçek olmak gibi.

Dokunamasam da hissederim nefesini,

Yollar kapansa da beklerim seni.

 

Bir zamanlar aşk, bir dağ gibi dururdu,

Şimdi ise rüzgarla savruluyor.

Giden dönmüyor, kalan unutmuyor,

Aşkın adı var ama kendisi yok artık…

 

Ve sen ey Gönül!

Yanıp kül olmak gerekse de,

Sevdadan vazgeçme sakın…

 

"Ədəbiyyat və incəsənət"

(10.02.2025)

Sayt Azərbaycan Respublikası Mədəniyyət Nazirliyi tərəfindən 2024-cü ildə “Qeyri-hökumət təşkilatları üçün qrant müsabiqəsi” çərçivəsində Azərbaycan Ədəbiyyat Fondunun həyata keçirdiyi “Yeniyetmə və gənclərdə mütaliə mədəniyyətinin formalaşdırılması” layihəsinin tərəfdaşı olaraq yenilənmiş, yeni bölmələr əlavə ediımiş, layihənin təbliği üzrə funksional fəaliyyət aparılmışdır.