Türkiyənin önəmli ədəbiyyat dərgilərindən biri olan “Söğüt”də Xalq yazıçımız Kamal Abdulla ilə bağlı geniş bir dosye hazırlanıb. Burada dəyərli söz adamlarının (o cümlədən Xalq şairi Ramiz Rövşənin) Kamal Abdulla barədə yazıları da yer alıb.
Bəxtiyar Aslanın bu haqda yazısını diqqətinizə çatdırırıq.
Türkiye’nin önemli edebiyat dergilerinden biri olan Söğüt’te Azerbaycan’ın büyük âlimi ve yazarı akademik Kamal Abdulla ile ilgili geniş bir dosya hazırlandı.
Dergi, Kamal Abdulla’nın eserlerinin de yayınlandığı Ötüken Neşriyat bünyesinde basılıyor. Esasen Söğüt hem genç hem de hayli yaşlı bir dergi. Çünkü Söğüt, yıllar önce, Ötüken Neşriyat’ın kurulduğu yıllarda bir süre yayınlanmış, sonra kapanmış aradan onca yıl geçtikten sonra aynı isimle, aynı yayınevi bünyesinde, yeni nesil tarafından yayınlanmaya başlamış. Dergi, iki ayda bir çıkmaktadır ve her sayısında bir kişi ya da mesele hakkında dosya hazırlamaktadır.
Kamal Abdulla dosyası oldukça hacimli bir dosyadır. Derginin genel yayın yönetmeni Sinan Terzi, derginin takdim yazısında dosyaya geniş yer ayırmış. Dede korkut çalışmalarının önemini vurgulayan ve büyük yazar için neden böyle bir dosya hazırlandığını izah eden yazının bir yerinde Sinan Terzi şunları söylüyor:
Bu sayımızda Söğüt’ün kapağında işte böyle bir emek sahibinin, Dede Korkut’un anlaşılması uğruna senelerini harcayan Kamal Abdulla’nın ismi var. Günümüzde Dede Korkut okumalarımıza katkıları, sıra dışı yorum ve analizleri ile öyle inanıyorum ki bu alanda kalem oynatan herkesin büyük hürmet ve sevgisini kazanan Kamal Abdulla, Dede Korkut köprüsü üzerinde tutabileceğimiz güçlü ellerin sahibidir. Bugünün yargılarıyla geçmiş hakkında hüküm vermek yerine, bugünün bilinciyle geçmişin terazisine ayna tutup, dümdüz okumalarla sıradanlaştırılan, derununa inilemeyen metinleri yeni yorumlarla Türk milletinin ve insanlığın istifadesine sunmak ne büyük iştir. Kendisine şükran ve minnet borçluyuz. Başta bu dosyanın hazırlanmasında büyük emekleri olan Bahtiyar Aslan olmak üzere değerli katkıları ile dosyamızı zenginleştiren bütün isimlere çok teşekkür ediyoruz. Umuyoruz ki kaynak hüviyetindeki bu dosya, ilgili herkesin kütüphanelerinde arşiv niteliğine haiz olarak yer alacaktır.
Dosyanın hemen başında Bahtiyar Aslan’ın büyük yazarımızla yaptığı geniş uzunca bir röportaj yer alıyor. Dergi sayfasıyla 12 sayfa tutan bu zengin muhtevalı röportajda Kamal Abdulla, doğumu, çocukluğu, gençliği, sanat ve edebiyata yönelişi, akademik çalışmaları hakkında bilgiler veriyor. KamalAbdulla’ya yöneltilen sorular belli ki Türk okuyucusunun gözünde insan ve yazar olarak bir Kamal Abdulla fotoğrafı oluşturmak istiyor. Röportaj, Kamal Abdulla’nın sanat ve akademik hayatının -belki buna kaderinin demek de mümkündür- bir şekilde Dede Korkut ile kesiştiğini gösteriyor. Uzun yıllardır Dede korkut hakkında çalışan yazarımız, belli ki destan hakkında düşünmeye, yeni sorular sormaya ve bu soruların cevaplarını aramaya devam etmektedir. Röportajdan Kamal Abdulla’nın ailesini, akademik çevresini, akrabalarının onun hayatındaki etkisini, akademik hayata yönelişini, yetişmesinde emeği olan büyük isimleri, dostluklarını öğrenmek mümkün.
Bu röportajı yine Bahtiyar Aslan’ın gerçekleştirdiği nispeten kısa iki röportaj takip ediyor. Bunlardan birincisi Gayr-i selis mantık konusunda birlikte çalışmalar yaptığı (Gayr-i Selis Mantık ve Kitab-ı Dede Korkut ve Gayr-i Selis Mantık ve Dil-Nitq) Rafiq Aliyev’dir. Röportajın sorularına bakılırsa daha çok Kamal Abdulla’nın beşerî yönü ortaya konulmak isteniyor. Bu sebeple de ilk soru, insan olarak KamalAbdulla’yı öğrenmeyi amaçlıyor. Rafiq Aliyev bu ilk soruya büyük yazarın önemli hususiyetlerinden birinin sadakat olduğunu söyleyerek cevap veriyor. Aliyev’e göre dışardan bakıldığında biraz soğuk (belki de ciddi demek de mümkün) görünen Kamal Bey’in aslında içerisinde bir çocuk yaşamaktadır. Esasen sanat da bir bakıma her zaman bu çocuktan beslenir. Belki de edebiyatın bir oyun olduğunu, içimizdeki çocuğun oyun ihtiyacından kaynaklandığını düşünmek mümkün. Aliyev devamında bu büyük âlimin her zaman akılla hareket ettiğini, bağırma, öfke gibi zaafların onda pek olmadığını söylüyor.
Azerbaycan’ın büyük şairi Ramiz Rövşen ise ta okul yıllarında başlayan dostluklarından, nasıl tanıştıklarından, dostluklarının nasıl geliştiğinden ve bugüne kadar nasıl devam ettiğinden söz ediyor. Ramiz Rövşen’e göre Kamal Abdulla’nın eserlerinde hayatın, gerçeğin nerede bittiğini, oyunun ya da fantastiğin nerede başladığını anlamak mümkün değildir. Dolayısıyla onun hikâyelerini realist bir gözle okumak da mümkün değildir.
Rövşen daha sonra Kamal Abdulla’nın Azerbaycan edebiyatındaki yerini belirlemeye çalışıyor ve şöyle diyor:
Kamal, birçok konuda kuralları yıkan adamdır. Biliyorsunuz edebiyata şiirle başlayıp sonradan ilme yönelen birçok adam vardır. İlimde kendini tam olarak ispat ettikten sonra edebiyata geçen ve edebiyatta da kendini ispat eden insan çok nadirdir. Hem edebiyatta hem ilimde başarılı olmak gerçekten de çok zordur. Umberto Eco’yu söylemiyorum. Fakat şunu ifade edeyim ki, en azından 2000’li yıllar Azerbaycan edebiyatını Kamal olmadan düşünebilmek mümkün değildir. Bu dönem Azerbaycan edebiyatının en ciddi hadiselerinden biri Kamal’dir. Yani Kamal olmasa 2000’li yıllar Azerbaycan edebiyatında çok büyük bir eksiklik hasıl olur. Kamal’inromanları, hikâyeleri, povestleri fotoğrafı tamamlıyor.
Bu röportajları Türkiye’de halk edebiyatı alanında önemli çalışmalar yapan ve Kamal Abdulla hakkında önemli makaleler kaleme alan, büyük âlimin bazı eserlerini Türkiye Türkçesine aktaran Ali Duymaz’ın “Korkutşinas Kamal Abdulla” başlıklı yazısı takip ediyor. Duymaz, yazısında Kamal Abdulla’nın Dede Korkut Destanı üzerine yaptığı çalışmalardan söz ediyor ve dikkat çeken tespitlerden bazılarını değerlendiriyor. Öte yandan bilindiği üzere KamalAbdulla, Dede Korkut metinlerini sanat eserlerine de taşımış, mesela Yarımçık El Yazma eserinde ve Laokoon’da metni iki romanın da merkezine yerleştirmiştir. Ali Duymaz, yazarın bu tutumunu şöyle değerlendiriyor:
Bu bağlamda Kamal Abdulla, Dede Korkut’un restorasyonundan söz eden, onu muasır bir edebî metin olarak görmeye eğilimli anlayışıyla özgün bir çizgi çizmiştir. Belki de bu tarzını daha iyi ifade etmek ve geniş kitlelere ulaştırmak için postmodern yaklaşımlar barındıran bir roman kaleme alma ihtiyacı hissetmiştir. Bu roman Dede Korkut Kitabı’nın “yarımçık” yani “eksik” bir elyazmasının bulunduğu kurgusundan hareketle metnin değişik yorumlama ve güncellemelerle tamamlanması gerektiğini düşündürten bir eserdir.
Azerbaycan’ın genç bilim adamı ve yazarlarından biri olan Nargis İsmayilova ise dosyaya “Kamal Abdulla’nın Üç Boyutlu Labirenti” adlı yazıyla katkıda bulunuyor. İsmayilovayazısında Kamal Abdulla’nın dünya ve Azerbaycan edebiyatındaki yerini, eserlerindeki milli unsurları, eserlerin postmodern yanlarını kısaca izah ediyor. İsmayilova, KamalAbdulla ve Postmodernizm adlı bir eser neşretmişti. Yazıdan da anlaşıldığı gibi İsmayilova, ciddi bir akademik birikime sahip. Bu birikim onun metinlere çok soru sormasına yani bir anlamda çok farklı açılardan yaklaşmasına sebep oluyor. Metni iyi anlamak, yorumlamak da o metne çok soru sormakla ilgili bir şeydir. Dolayısıyla bu kısa yazıda bile İsmayilova, Kamal Abdulla’nın sanatına dair yazılması, araştırılması gereken birçok konuya temas ediyor.
Reşad Mecit ise “Kendi İçinde Saklanan Adam” başlıklı yazıyla dosyada yer alıyor. Bir hatıra metni gibi olan yazı 1990’lı yıllarda başlayan dostluğun bugüne kadar nasıl sürdüğünü anlatıyor. Ancak Mecit satır aralarında bize Kamal Abdulla’nın psikolojik portresini de çiziyor. “Kendi İçinde Saklanan Adam” ibaresi zaten Mecit’in görünmeyen KamalAbdulla’yı açığa çıkarma çabasına işaret ediyor. Reşad Mecit’in bu şiirsel yazısında büyük yazarın eserleriyle ilgili yetkin tespitler de yer alıyor.
Azerbaycan’ın büyük folklor âlimi Muhtar İmanov ise “Romanda Mit Modeli: Sahte Kahraman” adlı yazısıyla dosyaya katkı sağlıyor. Yazıda, Yarımçık El Yazma adlı romanda postmodern unsurların nasıl kullanıldığı ve KamalAbdulla’nın bu eserle alışılmışın dışına nasıl çıktığı anlatılıyor. İmanov, yazara yöneltilen olumsuz eleştirilerin gerisinde yerleşik düşüncenin dışına çıkmasının yattığını ileri sürüyor.
Dosyanın son yazısı Türkiye’de Kamal Abdulla hakkında bir doktora tezi kaleme alan akademisyen Fatih Keskin’e ait: “Sırlar ve Sınırlar Ötesinin Yolcusu: Kamal Abdulla”. Keskin, yaptığı doktora çalışması sebebiyle de Türkiye’de büyük yazar hakkında söz söyleme salahiyetine sahip birkaç isimden biridir. Keskin, oldukça uzun olan yazısında Kamal Abdulla’yıve sanatını birçok yönden ele alıyor ve değerlendiriyor.
Ötüken Neşriyat bünyesinde yayınlanan Söğüt dergisi 30. sayısında Kamal Abdulla için altmış küsur sayfalık bir dosya hazırladı. Kanaatimce son derece önemli bir dosya. Ancak belli ki yazar ve eserleri hakkında yazılacak çok şey var. Zira bu yazılarda bile işaret edilen her biri bir makale olabilecek çok mesele var.
“Ədəbiyyat və incəsənət”
(09.01.2025)