“Gelişine değil gidişine” - Burhan Sami Benli Featured

“Ədəbiyyat və incəsənət” portalının “Ulduz” jurnalı ilə birgə təqdim etdiyi layihədə Türkiyənin “Genç Yürekler” jurnalının seçimində 51 türk müəllifinin yazıları yer alır. Türkiyə türkcəsində yayılan əsərlərin əsas qayəsi budur: “Dildə, fikirdə, işdə birlik!”.

 

 

“Gelişine değil gidişine”

 

Burhan Sami Benli

 

Yüzümü, yine gökyüzüne çevirdim; uzak yıldızlara, görkemli, ama bulanık ışıkların titrediği o büyük yalnızlığa. Gözlerimi kapattım karanlığın üzerine. Büyük bir özlemle ve derin bir iç çekişle kapadım gözlerimi. Ilık bir rüzgar saçlarının kokusunu taşır gibi, okşadı gözkapaklarımı. Gökyüzüyle ben, büyük bir yalnızlığı birlikte taşıdık dağ başlarındaki sislerin içine.

İçerimde bir büyük his yumrusu, nasıl anlatılabilir; karnımdan göğüs boşluğuma dek uzanan ve sanki sonra boğazıma yürüyen, sonra orada kördüğümlere bezenip yüreğime tüm ağırlığı ve pervasızlığı ile oturup kalan. Sanki bedenimi ağırlaştırarak toprağa yaklaştıran, ayaklarımdan sımsıkı köklerle tutunan oraya. Ve rüzgar, pencerenin kıvrımlarından tenime sürtünerek daha da ağırlaştıran hislerimi. Çiçek kokusu, şehir gürültüsü, yol sesi, hafif bir türkü ve her şey- bu ağır hissi daha da ağırlaştıran.

Nereye gitsem, hangi caddeye çıksam, hangi uzaklığa baksam yine de bu şehir, sensizliği çevreleyen bir duvar gibi duruyor karşımda. Her şey bu şehirde, bütün lambalar, bütün kaldırımlar, bütün yollarıyla, bütün iyilikleriyle ve bütün olmayan yürekleriyle insanlar, bu duvarın ardına çekilmiş gibi seninle. Rüzgar bile uzun soluklu esemiyordu şehirde bu duvardan ötürü. Sensizliği hatırlatan her dokunuşta her hareket kayboluyor gibi. Bu sensizlik, bozkırdan alışık olduğum düzlüklere bile benzemiyor hiç.

İçim, özlemle üşüdü. Dilim kördüğüm, bacaklarım titrek, gözlerim çivilenmiş gibiyken, teninin kokusunu anımsatan bir kokuyla sarsıldım yeniden. Elim boş... Boş elim, boşluğa uzandı. Siyahlar içinde yanıyormuş gibi gördüğüm bir çift ateşe baktım gözlerimi kısarak. Başımı yana eğdim biraz. Boynunun aya benzeyen kıvrımında gezindim biraz. Bembeyaz ülkene daldım, ben sevdikçe renklere büründün; maviye, pembeye, turuncuya, laciverte büründü bedenin. Ben bir yağmur gibi yağdım sana, mağlup, ama coşkulu, uzak, ama yakın, ışıklı, ama sessiz. Şimdiyse hasretin, üzerine su dökülmüş bir kor, uçurumdan yuvarlanan bir koca taş gibi geldi üzerime.

Sensizlik insan kılığında bir dağ gibi. Bir ses aradım orada içimdeki ateşe dinletecek. Elime değecek bir tutam saç aradım. Üşümüş yerlerine bir candan dokunuş, bakışını hak edecek bir çift söz sevgiye bezenmiş. Onca arayıştan sonra anladım ki, yokluk da, sensizlik de, uzaklık da aşk varsa katlanılırdı, hatta güzeldi ve hatta kolaydı.

Bu adam sensizliği unuttu, yokluğunu unuttu, bir çırpıda, yıldırım gibi bir öpücükle gidişini de unuttu. Acılarını, gelişinin haberiyle yıkayıp, evini, yurdunu, canını yani seni istedi; hırsla, hüzünle biraz ve umutla çokça istedi seni. Bu adam saatine baka baka, her nefesinde daha da ağırlaşa-ağırlaşa, her arayışında daha da fazla öğrenerek katlanmayı, büyüterek bekledi sevgisini, seni.

 

“Ədəbiyyat və incəsənət”

(10.12.2024)

 

 

 

 

 

Sayt Azərbaycan Respublikası Mədəniyyət Nazirliyi tərəfindən 2024-cü ildə “Qeyri-hökumət təşkilatları üçün qrant müsabiqəsi” çərçivəsində Azərbaycan Ədəbiyyat Fondunun həyata keçirdiyi “Yeniyetmə və gənclərdə mütaliə mədəniyyətinin formalaşdırılması” layihəsinin tərəfdaşı olaraq yenilənmiş, yeni bölmələr əlavə ediımiş, layihənin təbliği üzrə funksional fəaliyyət aparılmışdır.